icon

İYİLİK, YÜZLERİNİZİ DOĞUYA YA DA BATIYA DÖNMENİZ DEĞİLDİR.

shape
shape

Bir İyilik Derneği

Bir İyilik Derneği

Bir İyilik Derneği iktisadi faaliyetleri organize ederek kurulduğu, varolduğu toplumun ekonomik durumunu iyileştirmek, buradan çıkacak katma değeri de sosyal projelere aktararak toplumun ahlaki değerlerini yükseltmeyi hedefleyen çalışmalar yapmayı amaçlamaktadır.

Bu çalışmaları yaparken toplumda olması gereken kişinin kendisiyle, kişinin sosyal ortamı ile, diğer insanlarla ticari faaliyetlerle kurulması gereken bağları kurmak, olmayanları inşa etmek. Varolup ta problem üretenleri tamir etmek, çalışanları ihya etmek amacıyla toplum içerisindeki bağları kurmayı, güçlendirmeyi ve iyileştirmeyi hedeflemekteyiz.

Derneğimizi aynı düşünceye sahip arkadaşlarımızla birlikte, bu amaç ve hedeflerle 2019 yılında kurduk. Şu an SAYAM projesine yoğunlaşarak devam etmekteyiz. Bizler aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarında da faaliyet göstermeye devam etmekteyiz. Uzun zamandır bu tür faaliyetlerin içerisinde yer aldık. Daha önce kurduğumuz derneklerle de maddi durumu iyi olmayan insanlara yardımcı olmaya çalıştık. Eğitim faaliyetlerini destekledik. Kreş ve yaz kursları gibi kurslar açtık. Kur’an-ı Kerim ve hadis dersleri verilmesi yönünde çalışmalar yaptık.

Özellikle eğitim noktasında, çocuklarımız eğitim görmesi için gönderdiğimiz yerlerde sahipsiz kalıp yanlış alışkanlıklara sahip olabiliyorlar. Yıllarca verdiğimiz emek heba oluyor. İstiyoruz ki sahipsiz kalmasınlar. Ahlaki değerlerini kültürlerini, örf adet ve geleneklerini unutmasınlar.

Ancak bu tür faaliyetleri yürütürken de katlanılması gereken sıkıntılar ve verilmesi gereken çetin mücadeleler oluyor. Toplumumuzun hak ettiği noktaya gelmesi için de yeri geldiğinde kendi rahatımızdan vazgeçmemiz gerektiğini, bazı fedakarlıklar yapmamız gerektiğini çok iyi biliyoruz.

Toplumumuzda fedakar ve yardımlaşmayı seven, yaptıkları hayır kurumlarında adlarını dahi kullanmayan çok değerli insanlar var. İstiyoruz ki bu düşünceye sahip insanlar bir araya gelsin ve büyük bir sinerji açığa çıksın. Toplumun sorunlarını ancak bu düşünceye sahip insanlar bir araya geldiklerinde ve birlikte hareket edebildiğimizde çözebiliriz.

Yapılan çalışmaların meyve verebilmesi için eğitimden aileye ve ticarete kadar geniş bir yelpazede hareket etmek gerektiği bilinci ile çalışmalarımızı yürütüyoruz..

Bir İyilik Derneği Hakkında Soru ve Cevaplar





Bu soru, yaşama yüklediğimiz anlam ve içinde bulunduğumuz toplumun genel değerlendirmesi üzerinden cevaplanabilir. Bu konu “iyilik” tanımımızla ilgili olduğundan inanç başlığı altında tartışacağız. Yine de kısaca değinmek gerekirse, bu kadar geniş bir alanda hedefler belirlememizin sebebi, hiçbir alanın diğerinden bağımsız olmayışıdır. Örneğin, ihtiyaç sahibi birine yardımda bulunmanız onun muhtaçlığını gidermiyor. Hayatında yeterli hale gelebilmesi için üretime katılması gerekiyor. Üretime katılması, kabiliyetlerinin geliştirilmesi ve iş ahlakı edinmesiyle mümkün oluyor. Gelişim ve etik değerler, eğitimle sağlanabiliyor. Eğitimin verimli olabilmesi için ailenin asgari standartlarda sağlıklı bir yapıya sahip olması gerekiyor. Ailenin sağlıklı olabilmesi için toplum yapısının uygun olması gerekiyor. Vesaire, vesaire… Yaşadığımız toplumda, örnekte saydığımız tüm alanlarda ıslah gerektiği belirgindir. Herhangi bir alana tek başına yapılacak müdahale diğer sorunlu alanların etkisiyle kıymetsizleşiyor. Eğitime sağladığınız katkı, toplumun yönelimleri içinde kaybolup gidiyor. Aileye sağladığınız katkı, ekonomik zorlukları aşamıyor. Ekonomik yardımlar, üretim ve istihdam sorunları içinde eriyip yok oluyor. Hülasa tüm bu alanlarda faaliyet gösterme hedefimiz bir istek değil zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor.





Esasında önemli bir soru fakat “devlet” tanımından kaynaklanan yanlış bir beklentiyi ifade ediyor. Platon’un devletinden tutun neo liberal yaklaşımlara, oradan kültürümüzdeki ulufeci damara kadar tartışılması gereken entelektüel sorunlarla ilgili yaklaşımımızı içeren geniş bir cevap gerektiriyor. Ancak ilkesel olarak kısaca şunu söylemekle iktifa edelim; biz, ontolojiden kaynaklı insan çeşitliliğini dikey bir hiyerarşiye bağlamıyoruz. Temel düsturumuz; insanın sorumluluğunu ve kabiliyetini bilmesi ve farklılıkların yatay bir dayanışma gerektirdiği ile ilgilidir. Öte yandan devlet erkine sivil toplum kuruluşlarının etki etmesi fikriyle eylemsel bir yakınlığımız olsa da, amaca ve öze dönük aykırılıklarımızın altını çizerek tartışmayı daha doğru bir zemine bırakalım. Zira teorik tartışmalar yorucudur. Bunun yerine uygulamaya dönük pratik tespitlerimizle soruyu cevaplamaya çalışalım. Tespit ettiğimiz her faaliyet alanında bir devlet kurumunun olduğu doğrudur. Devlet kurumlarının etkisi kanunlar ve personel kabiliyetleriyle sınırlıdır. Ayrıca devlet çok geniş bir insan topluluğuna hitap etmektedir. Devletin etki gücü büyük olsa da uygulamadaki çeşitlilik nedeniyle etki alanı sınırlıdır. Bu noktada derneğimizin amacı zaten devletten bağımsız bir organizasyon kurmak değildir. Bilakis bir kamusal talep oluşturarak devlet politikalarına etki etmeyi ve bu politikaların uygulanabilirliği hususunda etki alanını genişletmeyi hedefliyoruz. Daha doğrusu, tespit ettiğimiz problemlerde sadece devletin sorumluluğu olduğunu değil, halkın da mesuliyetleri olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle halk olarak sorumluluğumuzu üstlenmemiz gerektiği kanaatindeyiz.





Üretim alanında teknolojinin çok gerisinde kaldığımız doğrudur. Teknoloji üreten toplumlarla aramızdaki mesafe oldukça fazla… Fakat bireysel olarak bu alana büyük katkılar sağlayan fertlere de sahibiz. Öncelikle bilim konusunda şu gerçeğin farkına varmalıyız. Bilim sadece bilgi edinerek üretim yapabileceğiniz bir alan değildir. Teknoloji üretebilmek için uygun habitatın sağlanması gerekmektedir. Bu habitat da ekonomik değerlerin iyileştirilmesi ve bilim insanlarının faaliyetlerinin kısıtlanmayacağı özgür bir toplum yapısının oluşturulmasıyla mümkündür. Seçtiğimiz faaliyet alanları direkt olarak teknoloji üretimini hedeflemese bile oluşturacağı toplumsal barış ve refah ortamı nihayetinde teknolojik üretime yönelmeyi kolaylaştıracaktır.





Bir İyilik Derneği doğrudan üretime katılarak ya da alım-satım yaparak ticarî faaliyet yürütmeyecektir. İktisadi faaliyetlerden kastımız; zaten yürütülen işlerin gelişmesi ve yeni iş olanaklarının değerlendirilmesi hususunda ön açıcı olmak ve bu faaliyetleri organize ederek verimliliklerini artırmaktan ibarettir. ​Derneğin organizasyonunun kolay anlaşılması için yapacağımız işe AVM metodu diyebiliriz. Bilindiği üzere alış-veriş merkezlerinde onlarca firma, birbirleriyle ticarî bir bağ kurmasa da, aynı AVM çatısı altında birlikteliğin pek-çok avantajından yararlanabiliyor. Bunun gibi derneğimizin amacı da; başta taşra kültüründe olmak üzere, ticarî yetersizliklerden kaynaklı bir türlü çalıştıramadığımız kooperatifçiliğe AVM mantığıyla geçiş yapabilmektir. Dernek çatısı altında faaliyet gösteren üreticiler birbirleriyle temas etmeden muhasebe, pazarlama, iş yönetimi ve AR-GE gibi yapısal imkânların yanında toplu tedarik ve kapasiteli üretimle pazarda avantajlı konuma erişebileceklerdir. Hayvancılıkla ilgili projemizi örnek gösterebiliriz. Uygun bir arazide yirmi beşlik üniteler halinde yüz ünitelik bir tesis kurduğumuzu düşünelim. Hâlihazırda hayvancılık projeleri teşvik ve avantajlı kredilerle desteklenmektedir. Yapacağımız projede bina ve ekipman yatırımını dernek üstlenecek. Böylece uygun kredi ve teşvikler de dernek bünyesinde kalmış olacak. Sisteme dâhil olmak isteyen üreticiler ünitelerden birini kiralayacaklar. Kendilerinin temin ettiği hayvanlarla kiraladıkları üniteye yerleşecekler. Tüm ticarî kâr-zarar kendilerine ait olacak şekilde, organizasyona karşı sadece kira ve uyum sorumluluğu taşıyacaklar. Diğer üreticilerle organizasyon kuralları dışında bağları olmayacak fakat yem alımından, bakıcı teminine, atık işlenmesinden veteriner takibine kadar üretimi birinci derecede etkileyen imkânlardan, kira bedeli olarak verdikleri ücretlerle yararlanacaklar. Ayrıca muhasebeden alım-satım sözleşmelerine kadar, bir işletmecinin sahip olması gereken tüm alanlarda da yeterlilik kazanacaklar. Belirlenen standartlara ulaştıklarında ise yerlerini başka bir üreticiye bırakarak kendi işletmelerini kuracaklar. Böylece avantajlı kredi ve teşviklerle elde edilen tesis, yine toplumun mülkiyetinde kalacak ve sektörün iyileştirilmesine yönelik sürekli üretim halinde olacaktır. Bu sırada alınan kira bedelleriyle başkaca projeler ve sosyal faaliyetler organize edilebilecektir. Tarım ve endüstriyel üretimde de hayvancılığa benzer yapılanmalar olacaktır. Ancak meslek edindirme faaliyetlerini de iktisadî organizasyon başlığı altında ele almalıyız. Meslek edindirme ve atölye üretimlerinde; iş ahlakı edinme, el becerisi geliştirme, muhasebe ve sözleşme eğitimi, e-ticaret danışmanlığı gibi başlıklar altında faaliyetler yürütmeyi hedefliyoruz. Söz konusu faaliyetlerin yatırımı, yine aynı metotla teşvikler organizasyon bünyesinde tutulmak suretiyle fonlar vasıtasıyla dernek tarafından sağlanacak ve bu faaliyetler, Milli Eğitim gibi ilgili kuruluşlarla partner ilişkileri içinde hayata geçecektir. Nihayetinde fabrikalara iş gücü sağlamayı ve/veya küçük atölye organizasyonları kurmayı hedeflemekteyiz.





Kurduğumuz denklemde Sayam projesi, başlangıç sermayemizi oluşturuyor. Sayam’la hem bir akar elde etmiş olacağız hem de bir ipotek değeri sağlayacağız. Devamında her proje bir sonrası için ipotek değeri oluşturacak. Ayrıca her projenin, hitap ettiği sektörden fonlar ve yatırımcılar bulabileceğimizi öngörüyoruz.

Sosyal projelerini, eğitim, aile, gençlik, dezavantajlı gruplar gibi pek-çok başlık altında projelendirmemiz mümkün. Tek cümleyle sosyal sorumluluklarımızı ifade etmek gerekirse; “toplumda kurulması gereken bağları kurmak ve mevcutları onarmak,” diyebiliriz. Bu bağlar kişinin kendini tanımasıyla başlar. Sonrasında ailesiyle, toplumuyla, tabiatla kuracağı bağlardan; dil, tarih, matematik gibi verisel alanlarla kurması gereken bağlara kadar geniş bir irtibat ağını kapsar. Tüm bunları sıraladığımızda çözümsüz-devasa sorunlar yumağıyla karşı karşıyaymışız hissine kapılabiliriz. Bu hissin doğru olmadığını bilmemiz gerekiyor. Çünkü tüm bu ilişkiler ağı temelde bir duruşla ilgilidir. Bu bağların kıymeti ortaya konulduğunda insanın da, toplumun da duruşu değişecektir. İşte o zaman karmaşık ve çözümsüz gibi görünen bağlar kendiliğinde bir iyileşme sürecine girecektir. ​Sosyal projelerdeki hedefimiz; toplumun bağ kurmasını sağlama ve bu bağların toplumu diriltici yönünü ortaya koyma çabası olacaktır. ​​Daha önce de zikrettiğimiz gibi; teorik düzlem toplumun geniş kitleleri için sıkıcı olabilir. O yüzden düşündüğümüz bazı projelerle sosyal faaliyetlerimizi örneklendirmeye çalışalım. ​​Eğitimde; öğretmenlerin daha donanımlı olması için seminer, gezi, materyal desteği sağlamak. Öğrencilerin beslenme, kılık-kıyafet gibi ihtiyaçlarını karşılamak. Okul aile birliği ve Milli Eğitimi eylemsel bir birliktelikte buluşturmaktır. ​​Ailede; psikolojik danışmanlık sağlamak, rehabilitasyon grupları kurmak, ekonomi yönetimi eğitimleri vermek… ​​Gençlikte; psikolojik danışmanlık, kendini tanıma ve gerçekleştirme eğitimleri vermek. Gezi, tiyatro, spor aktiviteleri organize etmek… ​​Sayam projesi kapsamında hasta ve yaşlı bakımı kreş hizmetlerini hayata geçirmek… ​Dezavantajlı gruplara yardımcı olmak… Bu saydıklarımız, sosyal faaliyet dendiğinde ilk akla gelen projeler arasında yer almaktadır.




Dernek kurucularımız daha önce de sivil toplum faaliyetleri yürüten kişilerden meydana geliyor. Yukarıda saydığımız projelerin benzerlerini geçmişte yaptık. Ticarî olarak da her birimiz belirli ölçekteki işletmelerin yöneticileriyiz. Yani bahsettiğimiz konular bilgisiz olduğumuz alanlar değil. Ancak tüm bu işleri yapabilmek için gerekli uzmanlığa sahip olmadığımızın ve yaşadığımız muhitin de insan kaynağı noktasında yeterliliğe sahip olmadığının farkındayız. Uzman insan kaynağı noktasındaki eksiklikleri, ekonomik kaynaklarımız ve çağımızın enformasyon imkânlarıyla aşabileceğimizi düşünüyoruz. Bugün akademiye, bürokrasiye, bilirkişilere erişim, doğru kanallar kullanıldığı takdirde, oldukça kolaylaşmış durumda. Öte yandan oluşturacağımız bütçeyle profesyonel yardım alma imkânımız da olacaktır. Sahada ise halkımızın gönüllülüğüne geçmişten beri şahidiz. Doğru kurgulanmış bir çalışma ekibiyle finansal destek de sağlanarak gerekli insan kaynağı temin edilecektir.

Yerlilik İlkesi

Derneğimiz yerellik ilkesini benimsemiştir.

Dernek faaliyetlerimizin bilinir ve kontrol edilebilir olması amacıyla, derneğimizin kurulu olduğu alanlarda, dernek üyelerimizin ulaşabildiği noktalarda faaliyet göstermeyi amaçlıyoruz.

Yerellik ilkesini benimsememizin nedenlerinden biri, “büyümemek”. Çünkü dernek çatısı altında faaliyet alanı genişlediğinde kontrolü zor bir mekanizma ortaya çıkmaya başlıyor. Amacımız sadece bulunduğumuz bölgede, yani denetlenebilir ve kontrol edilebilir bir alanda faaliyetlerimizi yürütmektir.

Bir diğer nedense, dernek kurucuları ve üyeleri ne kadar samimi olurlarsa olsunlar, derneğin faaliyet alanı genişledikçe, çıkar sağlamak isteyen kişilerin sayıları da artmaya başlamaktadır. Her insanı tanımamız ve yakından takip etmemiz mümkün değildir. Bu nedenle samimiyetine inandığımız ve güvendiğimiz insanlarla faaliyetlerimizi sürdürmeyi, bu amaçla “yerellik ilkesini” benimsemeyi uygun bulduk.

Yerellik ilkesini benimseyen derneklerde, herkes birbirini çocukluk yıllarından itibaren tanıdığı için, hata yapma olasılığı düşüktür. Birbirlerini tanıyan insanlar daha sıkı ve samimi bir kontrol mekanizması oluştururlar ve bu kontrol mekanizması yanlış yapma olasılıklarını da ortadan kaldırır.

Ancak dernek modelimizi örnek alarak farklı illerde kurulan derneklerle ortak faaliyetlerde bulunabiliriz. Bu dernekler birbirlerini denetleyen mekanizmalar kurabilirler.

Vizyon ve Misyonumuz

Misyonumuz

İçinde bulunduğumuz iletişim çağında insanların birbirlerine ve bilgiye erişimleri oldukça kolaylaştı. Bu çağ, posttruth diye tanımlanan algının gerçeği hapsetmesi gibi olumsuz durumları doğurmasının yanında nitelikli insanların birbirleriyle temaslarına da imkân vermektedir.

Bir İyilik Derneği kurucuları, inançları gereği, tüm insanları ayrı konularda nitelikli kabul etmektedirler. Bu farklı niteliklilik durumunun dikey bir hiyerarşiyle değil yatay işbirliğiyle iyilik doğuracağına ve içinde bulunduğumuz çağın mezkûr işbirliği arayışını kolaylaştıracağına inanmaktayız.

​Derneğimiz farklı kabiliyet ve fikirdeki insanların birlikte iş yapabilme olanaklarını geliştirmeyi kendine misyon olarak seçmiş ve aşağıdaki ilkeleri belirlemiştir.

​1. Şeffaflık: Hem dernek yönetici ve üyelerinin dernekle kurdukları bağ, hem de derneğin topluma vadettiği amaçları ve işleyiş şekli anlaşılır olmalıdır. Yöneltilen her eleştiri cevaplanmalı ve makuliyet zemini kaybedilmemelidir.

​2. Yerellik: Dernek, kurulduğu ilçe sınırları içinde faaliyet göstermelidir. Böylece faaliyetlerin hem çeşitliliği azaltılmış olur, hem de denetlenebilirliği kolaylaşır.

​3. Denetlenebilirlik: Derneğin her hareketi, özellikle muhasebe kayıtları, ihale durumları, alım-satım işleri, kasası herkesçe erişilebilir bir kaynakta sürekli yayınlanmalıdır.

​4. Envanter çıkarmak: Doğru soruları sorabilmek için doğru verilere sahip olmak gerekir. Planlanan her projenin temas ettiği alanlarda veri toplanmalıdır. Bu verile dernek tarafından, resmî kurumlar, STK’ları, meslek erbapları ve anketlere başvurularak temin edilmelidir.

​5. Hedef belirlemek: Veri okumaları, kendiliğinden bir hayal kurma alanı açacaktır. Hayallerin rasyonel hedeflere dönüştürülmesi ise uzman yardımıyla mümkündür. Bu noktada akademiler, piyasa öncüleri ve danışmanlardan yardım alınmalıdır.

​6. Uzman desteği ve revizyon: Gerek projelendirmede gerekse işletmede ehliyetli personel istihdam edilmelidir. Ve her aşama için opsiyonel alanlar oluşturularak olası aksaklıklara karşı revizyon imkanı elde tutulmalıdır.

​7. Finansal projelendirme: Kâr-zarar ilişkisi, derneğin topluma vadettiği faydanın en belirgin dayanağıdır. O yüzden yapacağımız her faaliyetin, (buna sosyal projeler de dâhil), finansal noktada topluma geri dönüşümünün izah edilebilir olması gerekir. Hem kendimizi kontrol hem de toplumu ikna etmek için yapılan her işin, kendi içinde ve toplam işlere katkısı noktasında, finansal karşılığı ilk baştan projelendirilmeli ve nihayetinde de raporlanmalıdır.

​8. Protokol oluşturma: Dernek, faaliyetlerindeki her aşamayı, her tartışmayı ayrıntılı bir şekilde raporlayarak sonuca bağlamalıdır. Böylece hem yapıcı eleştirilerin etkisiyle daha iyi bir yöntem geliştirilebilir, hem de geliştirilen yöntem(ler) başkalarınca modellenebilir.

Bir iyilik te sen yapmak istemez misin?

Vizyonumuz

Bir İyilik Derneği’nin vizyonunun hareket noktası topluma ve bireylere iyilikte uzlaşmayı amaç edindirmektir.

​İyilik tanımı kişilere göre değişebilir. Eğitim durumu, kültür, coğrafya, iklim ve genetik gibi pek-çok unsur iyiliği tanımlamamızda etkilidir. Toplumsal iyilikten bahsedeceksek eğer, bir uzlaşmadan bahsediyor olmamız gerekir. Aksi halde bir tanımın diğerlerini bastırarak topluma egemen olması iyilik değil iktidar arayışıdır.

​Uzlaşmadan kastımız; ilkin birbirine yakın tanımlarda iş birliğini sağlamak, ikinci olarak, birbiriyle ayrışan alanlarda tartışma ortamını sağlıklı bir zemine çekmektir. Ve üçüncü olarak, birbirine zarar üreten tanımlarda barışçıl bir ayrışma da uzlaşmanın bir parçasıdır. Bu üç olanak sağlandığında toplum, herkesçe iyi olarak tanımlanmasa da, makul bir seviyeye erişmiş olacaktır.

Toplumca erişilebilecek ideal seviye işte bu makuliyet ölçüsüdür.

​Bir İyilik Derneği, kurguladığı faaliyetlerle makuliyet doğuracak bu üç alanda tüm topluma pratik kazandırmak için yola çıkıyor. Dolayısıyla kendine isim olarak seçtiği ‘iyilik’ kelimesi duygusal bir yaklaşımı değil amaç ve ilkelerini tanımlıyor.

​Öte yandan, fert bazında edindiğimiz ilkelerin kamusal alana etkisini göz önüne alırsak, kişilerin iyilik tanımlarının beyanı da söz konusu ettiğimiz üç ilkenin gerçekleştirilebilmesi için zaruridir. Zira ne olduğu belli olmayan konularda ne iş birliği, ne tartışma, ne de ayrışma mümkün olabilir.

​Aslında tüm faaliyetlerimizle çözmeye çabaladığımız sorunların temelini oluşturan işte bu tanımsızlık durumudur. Çoğumuz, “İyilik nedir?” sorusuna ilkeler üzerinden değil, duygusal durumlar üzerinden cevaplar üretiriz. Bu da duyguların, veri okumamızı etkilemesi sonucunu doğurur. Oysa duygular verileri değil, veriler duygularımızı etkilemelidir. Nihayetinde ölçütümüz değişken olduğu için, ne iş birliğinde ne tartışmada ne de ayrışmada muhakeme yapamıyoruz. İşte geldiğimiz nokta mahkeme ve adaletle ilgilidir. Tanımı olmayan ferdin ya da toplumun adalet beklentisi, hiçbir zaman mahkeme kurulamayacağı için, gerçekleşmeyecektir.

​Vizyonumuzun en geniş tanımı; eylemlerle ilkeler arasındaki bağı kurmak ve bu bağı ihya için tartışılabilir kılmaktır. Bu vizyon insanlar için yaşanmaya değer bir hayat temennisidir.

Bir iyilik te sen yapmak istemez misin?

Bana Yaz.
Hoş Geldiniz.
Merhaba 👋
Bir İyilik Derneği'ne Hoş Geldiniz.